"Yüzlerce milyar dolar yatırıyoruz. Harika nadir toprak
elementleri var ve ben nadir toprak elementlerinin güvenliğini
istiyorum.” D. Trump
1 Mart 2025 günü Beyaz Saray’da, Trump&Vance ikilisinin,
Zelenskiy’e bütün diplomatik teamülleri bir kenara bırakarak, ‘ayar
vermeleri’, Trump’ın ‘make Amerika great again’ düsturu
standartlarında bile şok ediciydi ama bir yandan da beklenmedik bir
şey değildi, zira zaten Trump’ın seçim çalışmalarında kullandığı en
önemli söylemlerden birisi, Çin’e karşı ticaret savaşının azıya
alınması ve buna mukabil, nadir/değerli/kritik madenlerin ele
geçirilmesi için jeo-stratejik hamleler ve tabii Grönland’ın askeri
ya da maddi güçle ilhak edilmesiydi.
Trump ilk döneminde de Çin’e karşı bir takım hamlelerde
bulunmaya çalışmışsa da yaptığı girişimler büyük oranda akim
kalmıştı, fakat şimdiki durumda önemli bir değişiklik var. Pandemi
sonrası dünya geri döndürülemezmiş gibi görünen dijitalleşme
düzlemine girdi. Dolayısıyla, soğuk savaş sonrasının küresel
paradigmasının da sonuna gelmiş bulunmaktayız ve artık, askeri,
ticari, siyasi ve gündelik hayatın merkezinde dijital/akıllı
cihazlar var, dahası AB Parlamentosu, 2023 yılında, Avrupalı
otomobil üreticilerinin 2035'e kadar fosil bazlı yakıtlardan
tümüyle güneş enerjili, elektrikli ya da hibrit araçlara geçilmesi
yönünde bir karar aldı. Trump, her ne kadar bir süre daha dünyayı
fosil yakıtlar ile devam ettirmeye çalışacağı yönlü beyanatlarda
bulunsa da bunlar giderek anlamını yitirecek cılız mırıldanmalar
olarak kalacakmış gibi görünüyor. Çünkü, Trump’a seçim kampanyası
boyunca destek veren ve zafer fotoğrafında Trump’ın çekirdek
ailesinin hemen ardında sıraya girmiş olan Jeff Bezos, Elon Musk,
Mark Zuckerberg ve diğer tekno feodallerin talebi aslında,
Amerika’da da Avrupa Birliği’nin öngördüğüne benzer güneş enerjisi
bazlı elektrikli/dijital ‘yeşil’ dönüşümün gerçekleşmesi.
Fakat, bu dönüşümün
gerçekleşmesinin hem siyasi, hem askeri hem de iktisadi bir
maliyeti var. Zira bu dönüşüm büyük oranda, kimilerine göre nadir
kimilerine göre kritik denilen metallerin(1) ele
geçirilmesine bağlı. Ki, Trump&Vance ikilisini Zelenskiy’e
karşı çileden çıkartan şey de tam olarak burası oldu.
Çünkü, fosil bazlı yakıtlardan,
alternatif enerjilere geçiş (elektrik, güneş enerjisi vb.) bu
geçişi sürdürülebilir kılacak dijital dönüşüm ve bu ikisini
birbirine bağlayacak teknik altyapı tümüyle nadir ya da kritik
metallere bağlı. Ve bu alanda da, Çin bu metallerin yüzde 70
civarında kısmını kendi kontrolünde (kendi toprağında ya da nüfuz
alanlarında) tuttuğu için Çin’in tartışılmaz bir üstünlüğü var.
Amerika başta gelmek üzere, AB ve diğer ticaret bölgeleri ister
istemez, şimdiki dengelerle bu dönüşüm gerçekleşirse, ticaret ve
dijital endüstrilerde Çin’in boyunduruğuna girme tehlikesiyle karşı
karşıya.
Zira, dijital dönüşüm ve sürdürülebilirliği neredeyse tamamıyla
nadir metallere bağlı. Günümüzde artık neredeyse gündelik hale
gelmiş olan, led ampullerden kalp pillerine, akıllı cihazlardan
elektrikli araçlara, hard disklerden uçak motorlarına, lazerlerden
mikrodalga ürünlere kadar hemen bütün cihazlar nadir metallere
bağlıdır.
Dolayısıyla, II. Trump döneminin,
Elon Musk danışmanlığında ve tekno dijitallerin hamiliğinde varmaya
çalıştığı hedef elbette nadir metallerin agresif bir şekilde ele
geçirilmeye çalışılması olacaktır. Grönland ile ilgili tartışma
henüz yeterince ateşlenmemişken, daha kolay lokma olarak görünen
Ukrayna’nın değerli madenlerini savaş tazminatına indirgeyip ilhak
etmeye çalışmak, tam da Trump fırsatçılığının yapacağı bir
şeydi.
Şimdiye kadar eklemiş olduğumuz
grafiklere, Rusya ile Ukrayna arasındaki mevcut haritaya ve
seçimdeki birinci derece müttefiklerine bakarak Trump’ın yapmak
istediği şey aslında son derece açık. Öncelikle, kritik ya da nadir
metaller denilen metallere ilişkin sıfıra yakın rezervlerini (bu
orta-uzun vadede Amerikan tekno-dijitallerinin Çin’e bağımlı hale
gelmesi demek) önce Ukrayna ardından da Grönland üzerinden
güçlendirmeye çalışacak. Öte yandan, bu riskli bir hamle çünkü,
gene Ukrayna ile Rusya arasındaki mevcut savaş haritasına
baktığımızda, Ukrayna’daki nadir/kritik metallerin önemli bir kısmı
aslanın midesinde, kalanlar da aslanın ağzında.
Dolayısıyla, Trump ve Vance’in Zelenskiy’e duymuş oldukları öfke
basit bir 500 milyar dolarlık savaş tazminatı meselesinin çok çok
ötesinde. Dünya dönüşüyor ve İngiliz-Amerikan emperyalizmlerinin
başı çektiği anglo-sakson blok kömür, petrol ve demir
kaynaklarındaki üstünlükleriyle yaklaşık 2 yüzyıldır sürdürdükleri
üstünlüğün sonuna geldiklerinin farkındalar. Trump’ın fosil
yakıtlar inadı bu anlamıyla bir yere kadar anlaşılır ama dünyanın
geldiği yer itibariyle orta ve uzun vadede, Amerika ‘make America
great again’ yazan şapkadan başka tavşanlar çıkarmak zorunda
kalacak gibi görünüyor.
Her ne kadar, Zelenskiy’nin bugün itibariyle masaya döneceği
yeniden ilan edilmiş olsa da, pek çok bakımdan işlerin
çetrefilleşeceği aşikar.
(1) Ayrıntılı okuma için:
Guillaume Pitron, Nadir Metaller Savaşı Enerji Geçişinin
ve Dijitalleşmenin Karanlık Yüzü
Behera, S. S. and Parhi, P. K. (2016). Leaching kinetics study
of neodymium from the scrap magnet using acetic acid. Separation
and Purification Technology.
European Commission, (2017). Critical raw materials, in the
communication on the list of critical raw materials Gschneidner,
K.A. (1990). Physical properties of rare earth metals